Derleyen ve Yazan   Yılmaz DEMİRAL
Reji   Nuri GÖKAŞAN
Sanat Danışmanı   Ö. Levent ÜLGEN
Oyuncular  

Metin BİLGİN, Mehmet ULUSOY. Yıldırım ŞİMŞEK, Yılmaz DEMİRAL, Ferhat BÜKÜŞ, Cengiz ÇELİK, Özge YILDIRIM

Müzik   Kemal GÜNÜÇ
Koreografi   Esin KARTALOĞLU AÇIL
Işık- Efekt   Bora BALCI

 

MEMLEKET HALLERİ VE BİR KÖPEK!

 

Şarkılı ve danslı kabare tarzı bir oyun… Aziz NESİN, Haldun TANER, Uğur MUMCU gibi yazarlarımız başta olmak üzere birçok kurmaca ve gerçek yaşam öyküsünden hareketle Yılmaz DEMİRAL tarafından kurgulandı ve yazıldı.

 

“Sonu Hariç Güldürü” diye adlandırdığımız oyunda çeşitli insan halleri anlatılıyor. Bunları, Askerlik Halleri, Mahkeme Halleri, Yalan Halleri, "Uygarlaşma" Halleri, yani kısaca çeşitli insanlık durumlarını mizah diliyle anlatan haller olarak sınıflandırabiliriz. Elbette, Ankara Tiyatro Fabrikası bütün bunları inandığı politik tiyatro diliyle, eleştirel ve muhalif tavrıyla anlatıyor; tıpkı oyunda parçaları kullanılan yazarların tutumlarında bulunduğu gibi.

 

Son bölüm mü? Yani BİR KÖPEK kısmını soruyorsunuz! Bakın işte orada güldürü yok. Bu nedenle de oyunun alt başlığında “Sonu Hariç Güldürü” yazıyor. O bölüm tamamen bizim dışımızda oluşmuştur ve şimdiden hiçbir sorumluluk taşımadığımızı herkese duyururuz. Ne anlatılacağını bilmiyoruz, nasıl oynanacağını bilmiyoruz ve eğer bu nedenle "yuhalanılacaksa" üzerimize alınmayacağımızı da baştan duyururuz…

 

İyi seyirler!

Ankara Tiyatro Fabrikası

 

 

MEMLEKET HALLERİ VE BİR KÖPEK!

 

Tragedyalar yaşıyoruz, tıpkı bir karabasan gibi. Ülkemizde ve Dünyada kan durmuyor.

Bir yandan bütün bu olanları planlayanların istedikleri gibi görmezden gelmek var bir de bu tragedyanın seyircisi olarak kalmak istememek!. Biz kendimizi ikinci grupta görüyoruz…

 

İyi ama seyirci kalmamanın yolu nedir? Hele de bir tiyatro iseniz, sizi seyredenler olacaksa bunu nasıl yaparsınız? Ve daha zoru bunu sürekli yapacaksanız her defasında aynı biçimde yapmamanın yolunu nasıl bulursunuz? Deneriz, ararız ve sunarız elbette. Takdir de seyirciye kalır. Bugüne dek birçok oyunda gerek ağlatı ama daha çok güldürü olarak bunu yaptık. Şimdi de yine güldürü ile deniyoruz ama bir farkla ki biz buna “Sonu Hariç Güldürü” diyoruz.

 

İntermezzo!

 

Yunan tragedyalarının, acılarla örülmüş yazgılarda anlattıkları kahramanlarının yürek burkan, iç karartan öykülerinin arasına, biraz da insanların soluk almalarını sağlamak için koydukları neşeli küçük ara oyunların adıdır întermezzo”. Bizim oyunu biraz da buna benzetmek mümkün. Sahne açıldığında, anlatılan insan halleriyle bir güldürü, bir rahatlama dünyasına götürmek istedik seyirciyi, gülsün istedik; oyunumuz sürmekte olan hayatın tragedyasında bir intermezzo olsun! Galiba oldu da ama “Sonu Hariç!”.

 

Köpek!

 

Aslında biz intermezzoyu bitirelim, seyirci kapıdan çıkınca, hayatın tragedyasının boğuculuğuyla yeniden karşılaşınca gerçeği nasıl olsa yaşayacak, başka bir söz söylemeyelim dedik ama bir türlü engel olamadığımız bir köpek; bildiğiniz canlı türü olan bir sokak köpeği bize izin vermedi! Metnin oluşumundan sahnelenmesine kadar tüm aşamalarda asla vazgeçmedi ve bizi rahat bırakmadı. Sonuçta bizim intermezzomuz, siz kapıdan çıkınca değil, köpeğin sahneye girişinde sona erdi. Evet, doğru anladınız, köpek bizimle turneye de geldi. Aslında bir çare bulamadığımızdan değil de biraz da giderek onu sevmemizden kaynaklandı bu durum! Bu yüzden çok eğlenceli ve bol gülüşlü oyunumuzun sonundaki güldürü olmayan bölümün sorumlusu, henüz adı bile olmayan bu köpektir, şimdiden duyururuz!

 

Siz bu yazıyı okurken ya da oyunumuzu izlerken, biz bunları yazarken ya da oyunumuzu sahnelerken kimbilir kaç kişi daha açlıktan, savaştan, yoksulluktan, hastalıktan ölecek, kimbilir kaç kişi işkenceden zulümden geçecek, kimbilir dünyanın bir çevre felaketine gidişine ne kadar olumsuz katkıda bulunulacak? Ama yine de bu tragedyanın ortasında bir yerde küçük bir ara oyuna, küçük bir soluklanmaya biz durumun seyircisi olmayı reddedenlerin hakkı var diye düşünerek MEMLEKET HALLERİ’ni, pardon,-köpeğimiz uyardı- "MEMLEKET HALLERİ ve BİR KÖPEK!"'i hazırladık; çaresiz olmadığımızı unutmamak, çaresizliğe karşı durmak için…

 

Son sözü oyuna bırakalım: “Çaresizlik en 'resmi' duygumuzdur. Çünkü devlet desteklidir. Bütün çaresizlikleri devlete borçlanırız” (M. Mungan)

 

 

Yılmaz DEMİRAL