OYNAYANLAR

 

 

AL BU SENİN İŞKENCECİN

Bazı yaraların izi kapanmaz!

Umutla baktığınız, büyütmeye çalıştığınız bir hayatta, kötülüğün tüm silahlarını kullanarak sizi yok etmeye çalışan; birçok arkadaşınızı katleden, en aşağılık sözlerle, eziyetle, tecavüzle yaralayan işkencecinizi size verseler ya da siz elinize geçirseniz ne yapardınız?

İzi hiç kapanmayan yaranın gözleriyle bakıp, kendinizin ve arkadaşlarınızın intikamı için canı alınacak bir kurban gibi mi görürdünüz, yoksa bir başka gözle bakıp, eğer onu yok ederseniz, onlardan bir farkınızın kalmayacağını mı?

Onun gibi olmak küçülmek midir? Ya da, hiç geçmeyen yaralarınıza ve arkadaşların anılarına sarılarak “canınızı alacak olanın canını almak” büyük olmak mıdır? Böyle olunca önceki ölüler, az sonra ölecek olanı nasıl karşılayacaklardır? Ya bağışlarsanız sizi nasıl göreceklerdir?

Bütün bu sorular dehşet verici! Ve bu sorular oyunu müthiş bir gerilim hikayesi yapıyor; heyecanlı ve çarpıcı… Ölüm ve Kadın!

Kişisel görünen ama politik bir gerilim örtüsü altında evrenselliğe uzanan bir düşün oyunu. Ve seyirci! Ey seyirci! Bakalım hep uzağımızda saydığımız insanların hikayelerini, onların yaşadıkları acıları ve zulmü izlerken, bu bölünmüş ve yanlış yaşanan dünya ve hayatlarımız arasında kurulan köprüden, elinde biraz da bilinçlenme dediğimiz, o garip, ürpertici insanlık duygusuyla geçebilecek misin?

Gerçeği dile getirmeden, özgürlük ve barış adına feda ettiklerimizden sonra, yine de yalanın yerleştiği bir “gerçekle” nasıl yaşanır?

İyi seyirler!