Derleyen ve Yazan   Yılmaz DEMİRAL
Reji   Nuri GÖKAŞAN - Yılmaz DEMİRAL
Sanat Danışmanı   Ö. Levent ÜLGEN
Oyuncular  

Metin BİLGİN, Mehmet ULUSOY. Yıldırım ŞİMŞEK, Ferhat BÜKÜŞ, Cengiz ÇELİK, Özge YILDIRIM

Müzik   Kemal GÜNÜÇ
Koreografi   Esin KARTALOĞLU AÇIL
Işık- Efekt   Bora BALCI
Desenler   Onur UTKU
Reji Asistanları   Ecenur RENKMEN, Emine DORUK

 

İNSAN! NEREYE?


 

“İnsan nedir” sorusuna kaç yanıt verilebilir acaba?

Bir bakıma kaç insan varsa o kadar yanıt da vardır denilebilir. Eh ne de olsa her insanın hikayesi başkadır!

Ama böyle olunca da, “insan nedir” sorusuna verilecek hiçbir yanıt, gerçek bir karşılık olmayacaktır.

Şöyle de söylenebilir mi acaba: İnsan, sonsuz uzunluktaki bir hikayede, bir türlü ezgisini bulamayan bir şarkıdır? Bu sanki daha iyi gibi ama, neresinden bakarsanız bakın, karmaşık bir durum!

“İnsan! Nereye?” sorusu ise daha da karmaşık galiba!

Özellikle de insan tarihinin “uygarlığın en geliştiği” son dönemlerine baktığımızda yaşanılan dehşet verici tabloyu düşününce durum iyice karmakarışık oluyor…

Sizler bu yazıyı okurken bile, kim bilir kaç insan açlıktan, soğuktan ölüyor, kaç çocuk daha başlamadan hayata veda ediyor, daha kaç kişi insanın yarattığı bu kaotik ortamda insan eliyle, savaşta, işkencede, kirletilmiş doğanın yarattığı hastalıklarla ölüyor.

Son buzul çağından bu yana 50.000 yıl geçmiş. Toplu olarak yaşadığımız tarım toplumundan bu yana da 10.000 yıl…Yani henüz tür olarak bebekliğimizi yaşıyor sayılırız. Ama bir bebekken bile, elimizde dünyayı yok edebilecek kadar nükleer silah var!

Uygarlığı yaratan insan! Ama kimse söyleyemiyor uygarlık insanlık için bir ödül mü, yoksa bir ceza mı? Şu an ceza yanı ağır basıyor galiba…

Ama yine de umut insanda değil mi?

Başka seçenek var mı?

Evet, evriminin bir aşamasında, kutsallıklar, eşitsizlikler, sınıflar, devletler, polisler, ordular, sömürü ve savaşlar yaratmış insan. Ama her şeye karşın, özgürlük tutkusunu, direnmenin erdemini, eşit ve özgür bir toplumun yaratılabileceğine olan inancı da yaratan insan değil mi?

Yarattığı kutsallıkların, savaşların, militarist güçlerin, baskı ve sömürünün egemenliği altındaki insan, bu yabancılaşmayı aşabilecek tek varlıktır yine de.

Bu oyun- ki, sonuçta bir oyun işte!- bize, bir büyük oyunun gölgesinde, umudun insanda olduğunu anımsatan, bu nedenle de belki de kendisi de küçük olmayan bir oyun olsun istedik…

Ama,yukarıdaki karamsar tabloya bakıp, sanmayın ki bu oyun iç karartır! Eğer her şeye karşın umudu anlatıyorsanız, hayata da gülümseyerek bakmalısınız. Biz de öyle yaptık ve karamsar bir gidişi, umutlu bir gelecek düşünün ışığında aydınlatmaya çalışarak kara da olsa bir güldürü ile karşınıza çıktık!

İyi seyirler…

Unutmadan: Bazen gözyaşı, umudun can suyu olabilir diye de düşünüyoruz elbette!..
 

 Yılmaz Demiral